8 Ekim 2013 Salı

TOPRAK ANALİZİ

Toprak Örneği Alma : Toprak analizleri yeni bir bahçe kurulurken ilk sırada incelenmesi gereken bir araçtır. Toprağın pH, organik madde, kireç ve tuz oranları ve su tutma kapasitesi (saturasyon, işba) gibi fiziksel ve kimyasal özellikleri fidan dikiminden önce kesinlikle yapılmalı ve mümkün olan her durumda toprağınıza en uygun anaç seçilmelidir. Toprak pH’ı ve kireç oranı bitkisel besin elementlerinin topraktan alınabilirliği hakkında oldukça iyi bir fikir verir. Toprak pH’ının 6’nın altında olması durumunda esas elementler (N, P, K, Ca, Mg ve S) bitkiler tarafından daha az alınabilir. Toprak örneği alınırken, örnek alma yöntemine çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü aldığınız örnek sonunda çıkacak sonuçlar ağaçlarınızın yetişeceği alanın özelliklerini en iyi şekilde belirtmelidir. Örnek alma işlemi için bir kürek kullanılabileceği gibi özel imal edilmiş sonda veya burgu gibi aletlerle büyük arazilerde çok miktarda örnek alınacağı durumlarda çok daha iyi örnekleme yapılabilmektedir. Her bir 5 da için bir örnek alınması kabul edilebilir. Her bir örnek alınırken aynı 5 da içinde farklı ve rastgele bölgelerden azar azar örneklerin alınması analiz sonucunun doğruluğunu arttıracaktır. Doğru örnekleme için her 5 da için 7-10 örnek alınması yeterlidir. 50 da’dan daha büyük araziler için 20-25 alt-örnek alınabilir. Örnek alınırken drenajın kötü olduğu, yüzey toprağının aşındığı ve benzeri karakteristik özellik taşımayan alanlardan örnek alınmamalıdır. Böyle sorun oluşturabilecek alanlardan ayrıca örnek alınması ve sonuçlarının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Toprak örneklerinin alınması için en uygun tarih Temmuz ortasından Ağustos ortasına kadar olan süredir, bununla beraber topraktaki besin elementi seviyeleri çok çabuk şekilde değişmediğinden yılın uygun olan herhangi bir döneminde örnek alınabilir. Yaş topraklardan asla örnek alınmamalıdır, çünkü analiz sonuçlarında faklılıklar oluşabilir. Örnek alınması sırasında toprak yüzeyindeki ilk 5 cm’lik derinlik kullanılmaz. Bu 5 cm’nin altındaki topraktan 30 cm derinliğe kadar bir alt örnek alınır. İsteğe bağlı olmak üzere aynı noktadan veya farklı bir noktadan 30-60 cm derinliklerden de bir alt-örnek alınmalıdır. Dikimi düşünülen ağaç tipine göre 60-90 cm derinliklerden de alt-örnek alınması gerekebilir (klasik tip ağaçlarda). Yeteri kadar farklı noktadan alt-örnekler alındıktan sonra bu örnekler taşlarından, kök parçalarından ve yabancı maddelerden temizlenir. Temizlenmiş alt örnekler birbirleri ile çok iyi bir şekilde karıştırılmalıdır. Örnekler hazırlandıktan sonra uygun bir analiz laboratuarına gönderilir. Analiz sonuçlarına göre uygun bir besleme/gübreleme programı belirlenir.

YAPRAK ANALİZİ


 Yaprak analizleri sonucunda ortaya çıkan sonuçlar bahçenizdeki ağaçların besin ihtiyaçlarını belirlemenin en kesin yöntemidir. Toprak analizi sonuçları hangi elementin ortamda bulunduğunu ve alınabilirliğini belirtirken yaprak analizleri, bitkinin toprakta bulunan bu elementlerden hangilerini ve ne kadar alabildiğini tam olarak göstermektedir. Eğer toprak analizi sonuçlarınız ile yaprak analizi sonuçlarınız arasında gübreleme açısından bir fark gözleniyor ise her zaman yaprak analizi sonuçlarına göre hareket edin. Ağaçların gelişme sezonunun başlangıcında (ilkbahar ve yaz başında) bazı elementlerin yapraklardaki oranları artarken bazılarınınki azalmaktadır. Çoğu elementin seviyesi, yaprak ve dal gelişiminin yavaşlaması ile sabitlenir. Yaprak analizi alma zamanı bölgelere göre değişmekle beraber Temmuz başından ağustos ortalarına kadar olan dönem en uygun tarihlerdir. Çoğu yaprak analizinde azot, fosfor, potasyum ve magnezyum gibi ana elementler kuru maddedeki yüzde oran olarak belirtilirken mangan, demir, bakır, bor ve çinko gibi elementler ise ppm (milyondaki birim) olarak belirtilir. Toprak örneklerinde olduğu gibi, yaprak analizlerinin doğruluğu da alınan örneğin doğruluğuna bağlıdır. Yaprak örneği alınırken; o yıl gelişen yeni sürgün üzerinden, sürgünün orta kısımlarında oluşmuş yapraklardan 50-100 olgun yaprak toplanmalıdır. Yapraklar alınırken bir sürgün üzerinden 2’den fazla yaprak alınmamalıdır. Aynı şekilde her ağaçta en fazla 4 veya 5 sürgün örnek alma işlemi için kullanılmalıdır. Meyve gözlerinin yanındaki yapraklar veya gölgede kalan yapraklar da toplanmamalıdır. Toplanan yaprakların sağlıklı ve zarar görmemiş olmasına çok dikkat edilmeli ve alınan her yaprak bir tek çeşide ait olmalıdır (farklı çeşitlerle kurulmuş bahçeler için). Yapraklar alınırken yaprak saplarının kopmamasına ve örnekteki yaprakların tamamının saplı olmasına dikkat ediniz. Toz veya ilaç kalıntıları yaprak analizinin sonucunu doğrudan etkiler. Bu nedenle bir yaprak ilaçlaması veya gübrelemesi sonrasında asla örnek almayın. Yaprak örnekleri toz ve bir miktar ilacı uzaklaştırmak amacıyla yıkanabilir, ancak yıkama suyunun temiz olmasına çok dikkat edilmelidir. Çoğu üretici yaprakları yıkamak için gerekli ekipmanlara sahip olmadığından yaprak yıkama işlemi genelde laboratuarlar tarafından yapılmaktadır. Musluk suyu gibi ürünlerle yapraklar asla yıkanmamalıdır.


26 Eylül 2013 Perşembe

Kanser hücrelerini kısa sürede öldürüyor


Araştırmacılar, bu iki meyvede olan bileşimin kanser hücrelerini kısa sürede öldürdüğünü ispatladılar.

Texas Agrilife Research Merkezi araştırmacıları, sadece şeftali ve erikte çok yüksek oranda bulunan iki fenolik bileşimin kanser hücrelerini kısa sürede öldürdüğünü ispatladılar ve sonuçlarını Journal of Agriculture and Food Chemistry Dergisi’nin son sayısında yayımladılar.
Araştırıcılardan Dr. David Bryne, “Kemoterapi tüm hücreleri öldürebilirken meyve kökenli bileşimler sağlıklı hücreleri hiç etkilemez, fakat kanser hücrelerine toksik yani öldürücü etki yapar” dedi.
Meyvelerdeki antioksidan oranlarını da araştıran bilim adamları, bilinen bütün meyveler içerisinde eriğin en yüksek oranı taşıdığını görünce şaşırdılar.
Dünyadaki kadın ölümlerinin % 16’sı meme kanserinden kaynaklanıyor. Bu yüzden özellikle şeftali ve eriğin tedavi edici etkilerinin kadınlara tanıtılarak tüketimlerinin artırılması öneriliyor.


Bir şeftali, bin şeftali…


Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, ‘Bir Şeftali, Bin Şeftali’sinde çekirdeğin iç sesiyle başlar anlatmaya, meyve vermemeye yeminli bir ağacın öyküsünü... Tam şeftali mevsimindeyken biz de hatırlayalım bu sıcak ama buruk hikâyeyi ve şeftalinin İranlı mı, Çinli mi olduğundan başlayıp ‘kişisel’ tarihine bir göz atalım…

Yerli şeftaliler, özellikle de Küçük Menderes Havzası’nda yetişenler, haziran ayının sonundan beri piyasada; Osmanlı Sarayı’nın vazgeçilmezleri arasında yer alan ve en güzelleri Bursa’da yetiştirilen ‘Arap’ cinsi olanlar ise bütün iştah açıcılığıyla manav tezgâhlarını süslüyor. Yani yazın başı da sonu da şeftali zamanı…
Şeftali ağacı aslında gül ağacının bir türü… Botanikçilerin kafasını en çok yoran aile olan ‘Gülgiller’de, tam 3 bin 500 değişik tür olduğunu biliyor muydunuz? Neredeyse yediğimiz meyvelerin tamamı bu ailenin üyesi, tıpkı yüzlerce çiçeğin bu ailenin ortağı olması gibi...
Ahmet Uhri, ‘Boğaz Derdi’ adlı çalışmasında diyor ki: “Gülgillerin en azından bir kısmının Yakındoğu’da çok eskiden beri tanındığını, arkeobotanik verilere dayanarak belirtmek olasıdır. Güneydoğu Anadolu’daki MÖ 10. bin yıla tarihlenen Halançemi ve Çayönü kazılarını göz önünde bulundurarak, gülgillerin bazı türlerinin Yakındoğu’da yabani ya da kültüre alınmış olarak bulunabileceği çıkarsaması yapılabilir. Ancak büyük bir çoğunluğu da Çin’den gelmedir.”
Hikâyesini anlatmaya çalışacağım şeftali de aslında Çinli; yani Latince adı olan ‘prunus persica’ya aldanıp onu Yakındoğu coğrafyası ya da İran meyvesi sanma yanlışına kapılmamamız gerekiyormuş. Türkçe’ye ‘Pers eriği’ ya da ‘Pers kayısısı’ olarak çevrilen bu isim de aslında bir yanlışın devamı… Adında geçen ‘Pers’ ya da ‘persicum’ da, zaman içinde şeftalinin batı dillerindeki adları olan İngilizce ‘peach’, Fransızca ‘pêche’, Almanca ‘pfirsich’, İtalyanca ‘pesca’ ve Rusça ‘piersika’ sözcüklerinin kökeni oluşturmuş.
Ancak arkeobotanikçiler der ki, şeftalinin Akdeniz havzasına gelişi, diğer bitkilere göre daha geç olmuş. Zira ilk yazılı kaynakların ortaya çıkmaya başladığı Mezopotamya’dan ve daha sonra da Mısır ve Anadolu uygarlıklarından kalan belgelerde adı geçmiyormuş. 
İRANLI DEĞİL ÇİNLİ
Şeftali aslında Çin kültürünün önemli bir parçası… Örneğin, günümüzde hâlâ bazı Çinli ailelerin kötü ruhları kovmak için evlerinin önüne şeftali ağacı diktikleri biliniyormuş. Ayrıca şeftali anlamına gelen ‘tao/tav’ sözcüğü de uzun ömür, ölümsüzlük, kötü ruhları uzaklaştırma ve cinsellikle ilgili bir kelimeymiş. Şeftaliyle ilişkilendirilen ölümsüzlük kavramı, özellikle Tang Hanedanı’nın lirik şairlerini de etkilemiş.
Şeftali aslında Osmanlı, Türk ve İslam mutfak kültüründe de önemli… Peki dilimizdeki ‘şeftali’ sözcüğü nereden geliyor, biliyor musunuz? Kaşgarlı Mahmut’un ünlü sözlüğü ‘Divanü Lügati’t Türk’te ‘şeftali’, farklı bir adlandırmayla ‘tülüğ erük’, yani ‘tüylü erik’ olarak geçiyor. Dilimizdeki ‘şeftali’ sözcüğü ise Farsçadan gelme… Farsça ‘şeftâlû’ ise, ‘kaba ve semiz erik’ demek… Takdir edersiniz ki, Osmanlı Sarayı’nda şeftalinin iri ve tüylü olanı makbul sayılır, hem meyve olarak tüketilir hem de reçel ve hoşaf yapımında kullanılırmış. Saraya gönderilen bu tüylü ve iri şeftalinin olasılıkla Bursa’da üretilen ve ‘hulu/hevli’ şeftali olabileceği de Prisilla Mary Işın’ın önermesi... Evliya Çelebi ise bu lezzetli meyvenin çeşitlerinden söz ederken; papa, sultani, cânî, baba, zerrâki, çelebi, cüce, et şeftalisi, al yanaklı şeftali ve dilber yanağı şeftalisinden söz ediyor.
AĞACINDAN SAZ YAPILIRDI
Unutmadan, şeftali ağacı, kolay işlenip güzel cila tutması nedeniyle, Halk müziği çalgılarının yapımında, özellikle de nefesli sazların yapımında kullanılıyormuş. Ayrıca bağlama, ud ve lavta gibi mızraplı sazlarda da, başka ağaçlarla beraber sazın tekne kısmının yapımında kullanılmaktaymış.
AVRUPALILAR KURUSUNU YER
Bu güzel meyveyi saklama işine gelince, İtalyanlar ve Fransızlar dilimleyip kurutuyorlar, biz ise tazesini bol bol tüketmenin yanı sıra daha çok reçel ya da konserve olarak saklıyoruz. Biliyorsunuz, Fransızların meşhur tatlısı dondurmalı şeftali, yani ‘peşmelba’ da konserve şeftaliden yapılıyor. Ayrıca beyazından pembesine, yassısından tüysüzüne tüm şeftalililer, A, B ve C vitaminleriyle bol miktarda potasyum, az miktarda kalsiyum, demir, fosfor gibi mineralleri içeriyor. Yatıştırıcı bir meyve olan şeftalinin idrar söktürücü ve (özellikle çocuklarda) kurt düşürücü özellikleri de biliniyor. 
ÇİÇEKLERİ DE ŞİFALI
Tijen İnaltong, şeftali çiçeklerinin ve yapraklarının iyileştiriciliği özelliğine de dikkat çekiyor: “Şeftali yaprakları dıştan bazı hastalıklarda kullanıldığına göre, demek ki ondan çeşitli şekillerde yararlanabiliriz. Eğer kıyabilirseniz ve mutlaka kullanacağınızı düşünüyorsanız yatıştırıcı ve müshil olarak kullanmak üzere çiçeklerini kurutabilirsiniz şeftalinin. Bu çiçekleri kaynar suya atıp demleyerek günde bir fincan içebilirsiniz. Şeftali çiçeklerinden şifa verici bir şurup yapmak için ise bir buçuk bardak kaynar suya bir bardak çiçek, bir bardak şeker ekleyip kaynatın ve ateşten alıp iki saat bekletin. Süzerek şişeye koyacağımız bu şurubu günde 1 kaşık (çocuklara tatlı kaşığı, büyüklere çorba kaşığı hesabı) içebilirsiniz.”
Tartlara çok yakışan şeftaliyi zencefil ve biraz esmer şekerle hafifçe pişirmek de mümkün. Başka tüketme önerileri de var: “Zencefil şeftaliye çok yakışır ve çiğ meyve yiyemeyenlerin rahatlıkla yiyebildiği bir tatlı çıkar ortaya. Eğer şeker kullanmak istemiyorsanız, yerine biraz kuru üzüm veya ufacık doğradığınız kuru incirlerle pişirmeyi deneyebilirsiniz. Bu şekilde pişirdiğiniz şeftalileri vanilyalı dondurmayla hoş bir şekilde servis edebilirsiniz. Komposto, sufle, tart, kek, kurabiye, dondurma, sorbe, reçel, marmelat, sos yapımına çok uygun olan şeftali, salatalarda, çiğ veya pişmiş olarak kümes hayvanlarıyla birlikte kullanılabilir.”
Edebiyata meraklı olanlar da bilir, “bir şeftali, bin şeftali” nasıl olur… Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, kısa süren yaşamı boyunca köy öğretmenliği yapmış, halk masallarını ve efsanelerini derlemiş, bunları yeniden yorumlamıştır. İçlerinde en meşhur olanı da Azerbaycan’da bugün de anlatılan şeftali ağacının masalıdır. Yazdığı çocuk hikâyeleriyle başka bir dünyanın mümkün olduğuna dikkat çeken Behrengi, emekle, suyla, güneşle, sevgiyle beslenen ve çekirdekten ağaca, oradan tekrar meyveye dönen, yani bir şeftaliden bin şeftaliye varan yowlda küçük şeftali ağacını öyle güzel konuşturur ki, insanın gönül gözü açılıverir.  Şimdi tam zamanı, sofralarınızdan eksik etmeyin, reçelini ya da marmeladını yapmayı da sakın ihmal etmeyin.


30 Ağustos 2013 Cuma - Aksam.com.tr
NEDİM ATİLLA 
nedim.atilla@aksam.com.tr
 
twitter.com/ahmetnedim


AĞAÇ GELİŞİMİ




"ÇANAKKALE HARİCİNE ŞEFTALİ DİKİMİNİ YASAKLAYACAKSIN"


İZMİT TARIM FUARINDA FİDANCILIKLA UĞRAŞAN AYNI ZAMANDA ZİRAAT FAKÜLTESİNDE DOÇENT BİR KİŞİ BANA ÇANAKKALE'DE ŞEFTALİCİLİĞİN ÖNEMİNİ BELİRTMEK İÇİN AYNEN ŞU CÜMLEYİ KURDU:
"ÇANAKKALE HARİCİNE ŞEFTALİ DİKİMİNİ YASAKLAYACAKSIN"
LAPSEKİ  İLÇEMİZDE TARIM VE HAYVANCILIK


             İlçe nüfusu 2010 Yılı sonu itibariyle 26467 olup, Umurbey ve Çardak Beldeleri dahil kırsal nüfus toplamı 16347’dir. Toplam nüfus içersinde tarımla uğraşan kişi sayısı 5620’dir.
             2 kasaba, 40 köy ve 7 obası bulunan ilçemizin yüzölçümü 95500 hektar olup, kmye düşen kişi sayısı 27’dir.
            İlçe Müdürlüğümüz; 3 Ziraat Mühendisi (1’i İlçe Müdür V.), 2 Veteriner, 1 Gıda Mühendisi, 3 Ziraat Teknisyeni, 3 Veteriner Sağlık Teknisyeni, 2 Memur, 1 işçi ve 1 adet 657/4C işçi olmak üzere toplam 16 personelle görevini sürdürülmektedir. Ayrıca TARGEL kapsamında; Umurbey Beldesinde 1 Ziraat Mühendisi, Adatepe Köyünde 1 Ziraat Mühendisi, Yenice Köyünde 1 Ziraat Mühendisi, İlyasköy de 1 Ziraat Mühendisi, Şevketiye Köyünde 1 Ziraat Mühendisi, Subaşı Köyünde 1 Ziraat Mühendisi, Dişbudak Köyünde 1 Veteriner Hekim, ve Karamusalar Köyünde 1 Veteriner Hekim olmak üzere toplam 8 personel görev yapmaktadırlar.
 ARAZİ VE HAYVAN VARLIĞI
            a)Arazi Varlığı: İlçemizdeki toplam arazi varlığı 95.500 hektardır. Bu arazinin % 20,6’sı yani 19.740 hektarı tarımsal amaçlı kullanılan kültür arazisi vasfındadır. Kültür arazilerinin % 37’sinde hububat, % 23’ünde meyve ziraatı, % 5’inde sebze, % 3’inde endüstri bitkisi, % 4’ünde yem bitkisi, % 2’sinde zeytin ve % 1’inde de bağcılık yapılmaktadır. İlçe sınırları dahilinde sulama imkanı olan arazilerde meyvecilik ve sebze ziraati yaygın olarak yapılmakta, sulama imkanı olmayan yerlerde ise ağırlıklı olarak hububat ve yem bitkisi tarımı yapılmaktadır. İlçemizde toplam 4.880 hektar arazide sulama yapılmaktadır. Bayramdere ve Beybaş Göletlerinin de tamamlanarak sulamaya açılması durumunda İlçemizde 6.080 hektar tarım arazisi sulanabilecektir.
     ARAZİ  VARLIĞI                       :      Hektar      Hektar          Hektar            Hektar
        Toplam Arazi Varlığı                      :                                                                    95.500
         Kültür Arazileri :                                              19.740
         Tarla Ziraatı                                         8.604   
            Hububat                                                             7.263
            Bakliyat                                                                   30
            Endüstri bitkileri                                                     613
            Yem bitkileri                                                          698
         Bağ Bahçe Ziraatı                               5.445     
            Meyvelikler                                                         4.069
            Sebze bahçeleri                                                       954
            Bağlar                                                                       64
            Zeytinlikler                                                             358
         Açık nadas                                           3.218
         Kullanılmayan arazi                             2.473
         Daimi çayır ve otlaklar                                                                  5.613
         Koruluk ve orman                                                                        61.915
         Tarıma elverişsiz arazi                                                                    8.232
         LAPSEKİ’DE YETİŞTİRİCİLİĞİ ÖNE ÇIKAN ÜRÜNLER
İlçemizde polikültür tarım yapılmaktadır. Türkiyede üretimi yapılan Tarım ürünlerinden çay, muz ve narenciye hariç tüm meyve ve sebze çeşitleri ilçemizde yetiştirilmektedir.  Özellikle meyve yetiştiriciliği konusunda İlçemiz önemli bir potansiyele sahip olup, Çanakkale’de yetiştirilen kirazın % 70’i, Şeftali ve Nektarinin % 73’ü ve Erik’in % 61’i Lapseki’de yetiştirilmektedir. Yetiştiriciliği yapılan ürünlerden kiraz, nektarin ve şeftali ihraç edilmektedir. Lapseki’den ihraç edilen Kirazın büyük kısmı, İngiltere, Almanya, Hollanda v.b. Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Lapseki’den ihraç edilen Şeftali ve Nektarin ise genel olarak Rusya, Ukrayna, Moldova ve Arap ülkelerine ihraç edilmektedir.
Sebzecilik konusunda da ilçemiz yüksek üretim potansiyeline sahiptir. Domates, biber, fasulye, kavun, karpuz gibi yazlık ürünlerin dışında karnabahar, brokoli, pırasa, marul ve ıspanak ilçemizde yetiştirilen kışlık ürünlerdir. Özellikle açık alanda Sırık Domates yetiştiriciliği ilçemizde her yıl artış göstermekte olup, sırık domateste 1 dekardan elde edilen ürün miktarı Türkiye ortalamasının yaklaşık 4 katıdır.
Lapseki ilçemizde şu anda 54 dekar plastik örtülü Sera mevcuttur. Seralarda genellikle Hıyar, Fasulye ve Marul yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçemizde 15 yıl önce 300 dekar olan sera alanı üretilen ürünlerin Pazar fiyatlarının düşmesi nedeniyle oldukça azalmıştır.
ŞEFTALİ VE NEKTARİN
 Lapseki, Türkiye Genelinde Şeftali ve Nektarin üretimi yapılan bölgeler içerisinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin en kaliteli ve en lezzetli Şeftalisi ve Nektarini Lapseki de yetiştirilmektedir. Lapseki Şeftalisi ve nektarinindeki renk özelliklerini Türkiye’nin hiçbir yerinde bulmak mümkün değildir.  Bu nedenle 20 civarında ihracat firması, şeftali ve nektarin üretim sezonunda Lapseki’ye gelmekte ve ihracat için şeftali ve nektarin alımı yapmaktadır.
Lapseki ilçesinde yıllık şeftali ve nektarin üretimi 55.000 ton civarındadır. Üretim miktarı yıllara göre değişmektedir. Üretilen şeftalinin yarısına yakını ihraç edilebilmektedir. Lapsekide bulunan şeftali bahçelerinde damlama sulama sistemleri ile sulama yapılmakta, modern tekniklerle üretim yapılmaktadır.
 Budama sistemi 3 ana dal üzerinde goble sistemidir. Türkiyede Şeftali ağacı için en uygun budama sistemi Lapseki’de uygulanmaktadır. Şeftali budaması konusunda Türkiyede en bilinçli üretici Lapseki çiftçisidir. Türkiye’nin pek çok bölgesine Lapseki’den ekip halinde budamacılar gitmekte ve gittikleri bölgelerdeki meyve bahçelerinin budanma işlemlerini gerçekleştirmektedir.
Toplam Şeftali ve Nektarin üretim alanımız 26.606 dekardır. İlçemizde inşaatı devam eden Umurbey ve Bayramdere sulama projeleri tamamlandığında üretim alanımızda % 30 oranında artış olması beklenmektedir.
Şeftali ve Nektarin meyvesinde Türkiyede yetiştiriciliği yapılan bütün çeşitlerden kurulmuş bahçeleri Lapseki’de bulmak mümkündür. Lapseki İlçemiz Şeftali, Kiraz, Nektarin ve Erik türlerinde aşı kalemi kaynağıdır. Aradığınız bütün yeni çeşitleri Lapseki de bulabilirsiniz.
Her yıl Ağustos ayı ortalarında Lapseki ilçesi Umurbey Beldesinde şeftali festivali yapılmaktadır. Şeftali festivali kapsamında en güzel şeftali meyvesi ve en güzel şeftali bahçesi yarışmaları yapılmaktadır. Yarışmalarda 1 adeti 1 kg mı geçen Şeftali meyvelerini görebilmek mümkündür.
KİRAZLapseki, Türkiye’nin en önemli kiraz üretim merkezlerinden birisidir. Yıllık 6000 ton civarı Kiraz üretimi vardır. Bazı yıllarda 3500 ton kiraz Lapseki’den ihracatçı firmalar eliyle ihraç edilmektedir. Lapseki’den ihraç edilen Kirazın büyük kısmı, İngiltere, Almanya, Hollanda v.b. Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Kiraz ağaçları eskiden daha çok diğer meyvelerden kurulmuş bahçelerin kenarlarına dikilmekteydi. Son yıllarda kapama bahçe tarzında kiraz bahçeleri tesis edilmektedir. Lapsekide bulunan kiraz bahçelerinin kapladığı alan 8735 dekardır. 
Lapseki Kirazı; meyve büyüklüğü, renk ve aromasıyla isim yapmış bir kirazdır. İhraç edilmesinin yanında İstanbul pazarında çok yüksek fiyatlarla alıcı bulmaktadır. Turfanda erkenci çeşitlerden Early Burlat, Early Lory, Premier Giant v.b. çeşitler başarılı bir şekilde yetiştirilmektedir.
Lapseki Kirazını meşhur yapan kiraz çeşidi 0900 Ziraat diye bilinen, Lapseki de FIS FIS  yöresel adıyla anılan çeşittir. 0900 Ziraat çeşidi Türkiye’nin ihraç edilen kiraz çeşididir. 0900 Ziraat kiraz çeşidi Avrupa’da Türk Kirazı olarak bilinmektedir.
  Bu çeşitlerin dışında Lambert, Starks Gold, Merton Late, Regina, Summit, Bing, Noble, Nort Wonder, Stella , Van,  Karabodur v.b.çeşitler başarıyla yetiştirilen çeşitlerden bazılarıdır. 
Lapseki ilçe Merkezinde Haziran ayı ortalarında Kiraz Festivali yapılmakta ve bu kapsamda en güzel kiraz yarışması da düzenlenmektedir. Düzenlenen kiraz yarışmasına katılan kirazları seçmekte jüri oldukça zorlanmaktadır. Çay bardağına girmeyen büyüklükte kirazları görebilmek mümkündür. Bu şekilde Lapseki kirazı tanıtılmakta ve üretici kaliteli kiraz yetiştirmeye teşvik edilmektedir.
  ERİK
    Erik meyvesi; Lapseki ilçesinde 1600 dekar alanda yetiştiriciliği yapılan ve ekonomik değeri olan bir meyvedir. Çanakkale il genelende üretilen Erik Meyvesinin % 61 ‘i Lapseki de üretilmektedir. Genellikle Şeftali ve Kiraz yetiştiriciliğine uygun olmayan taban suyu yüksek ve ağır toprak yapısında olan arazilerde Erik tarımı yapılmaktadır.
Erik hasadı; Mayıs ayının başında hasat edilen Erkenci papaz, Can eriği gibi çeşitlerle başlar ve Eylül ayının ortalarına kadar hasat edilebilen Japon erik çeşitleriyle devam eder. En Çok üretilen çeşitler Erkenci papaz, Ağustos papazı, Angeleno, Friar, Black Amber, Fortune, Autumn Giand ve Black Diamond çeşitleridir.
Erik meyvesi genellikle iç pazarlarda taze olarak tüketilmektedir. Ancak Angeleno gibi Japon çeşitleri soğuk hava deposunda muhafaza edilerek birkaç ay sonra da tüketilebilmektedir.
DOMATES
            Domates Lapseki’de en yoğun üretilen yaz sebzelerinden birisidir. 2200  Dekar ekişi alanı vardır. Yıllık ortalama 40.000  ton civarı domates üretilmektedir. Üretilen domatesin tamamı sofralık çeşitlerdir. İstanbul, İzmir, Ankara ve Trakya illerine pazarlanmaktadır. Çanakkale Domatesi İstanbul Pazarında isim yapmış bir üründür.
            İlçemizde yüksek verimli ve kaliteli Sırık Domates (açık alanda) yetiştiriciliği yaygın olarak yapılmaktadır. Üretilen domatesin %  70 i sırık çeşitlerdir. Lapseki domatesi Türkiye’deki büyük süpermarket zincirleri tarafından alınmaktadır. Migros, Carfour, Tansaş, Kipa ve Hakmar gibi büyük marketler Lapseki’den domates alıp müşterilerine pazarlamaktadırlar.
LAPSEKİ   İLÇE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜNÜN MEYVECİLİĞE YÖNELİK  ÇALIŞMALARI
 Meyve üreticilerin ihracat kalitesinde ürün yetiştirebilmesi amacıyla İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğümüz tarafından çiftçi kursları, demastrasyonlar, seminerler, bitki koruma çalışmaları, fuar gezileri yürütülen çalışmalardan bazılarıdır.
Lapseki İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü önderliğinde Lapseki ziraat odası ve diğer tarımsal kuruluşların katılımıyla 2006 yılından bu yana Meyvecilikte İyi Tarım Uygulamaları projesi yürütülmekte ve bu kapsamda her yıl pek çok üretici İyi Tarım Sertifikası almaktadır. Ayrıca Lapseki İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından Şeftali, Kiraz, Bağ ve Elma bahçelerinde Erken Uyarı Projesi ile Kiraz ve Şeftali’de Entegre Kontrollü Ürün Yönetimi projesi yürütülmektedir. Bu proje kapsamında 2011 yılında 55 üretici Mavi Bayrak almaya hak kazanmıştır.
Lapseki İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Meyvecilik konusunda çiftçi eğitim yayım faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürütmektedir. Bu kapsamda Çiftçi kursları, Demostrasyonlar, Seminerler düzenlemekte, çiftçileri Lapseki Ziraat Odası işbirliği ile Tarım Fuarlarına götürmektedir. Her yıl 700-800 civarında üreticimiz ilçemizden Bursa Tarım Fuarına götürülmektedir.
 İlçemizde üretilen başlıca meyvelerin üretim miktarları aşağıya tablo halinde çıkarılmıştır.


Sağlıklı sindirim için şeftali nektarı




Şeftali ve şeftali nektarının içeriğinde bulunan vitamin ve mineraller sindirim sistemini düzenliyor.
Uzmanlar, sıklıkla karşılaşılan sindirim bozukluklarından korunmak için şeftali nektarı içilmesini öneriyor. 
İçeriğinde bol miktarda A, B3 ve C vitaminleriyle,folik asit, betakaroten, potasyum bulunan şeftali nektarı, vücudun savunma mekanizmasını güçlendirmesinin yanısıra hazmı kolaylaştırarak sindirime yardımcı oluyor. Uzmanlar sindirim sisteminde oluşan sıkıntıları gidermek için günde bir bardak şeftali nektarı içilmesini öneriyor.

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, özellikle hazımsızlık ve kabızlık sorunu yaşayanların şeftali nektarı içerek bu sorunun önüne geçebileceklerini belirtti. Sindirim sisteminde oluşan sıkıntıların giderilmesi için bol sıvı tüketilmesini öneren Prof. İnanç, “Şeftali nektarı vücudun toksinlerden arınmasını sağlayan antioksidan özelliği ile kanı temizliyor, böbrek ve safra kesesinin düzenli çalışmasına olanak sağlıyor. İçeriğindeki mineraller ile sindirim sisteminde yaşanan sorunların önüne geçmeye yardımcı oluyor” şeklinde konuştu.

Şeftali nektarının bol miktarda C vitamini içerdiğini kaydeden İnanç, şeftalide ayırca bağışıklık sisteminin ihtiyaç duyması halinde A vitaminine dönüşen temel madde olan betakarotenin de zengin miktarda bulunduğunu vurguladı. Neriman İnanç sözlerine şöyle devam etti: “Düzenli olarak tüketilecek bir bardak şeftali suyu ile sindirim sorunlarının yanı sıra kanser, kalp hastalıkları, uyku bozuklukları gibi rahatsızlıklarında da önüne geçmek mümkün.”


ŞEFTALİ YAŞLANMAYI YAVAŞLATIYOR


Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber, şeftalinin gün boyunca hava, su ve diğer çevresel faktörler nedeniyle ve yediklerimiz/içtiklerimiz sebebiyle vücudumuzda oluşan sağlığımız açısından zararlı ve yaşlanmayı hızlandırıcı serbest radikallerin bedenden atılmasına yardımcı olduğunu söyledi.

Şeber, yaptığı açıklamada, şeftalinin, yaz sofralarının vazgeçilmez meyvelerinden biri olduğunu, tadı ve kendine has kokusu ile bizi kendine çeken bu meyvenin sağlık açısından da birçok faydası olduğunu ifade etti. Şeber, şeftalinin 100 gramının sadece 39 kalori içerdiğini, 1 orta boy şeftalinin yaklaşık 70 kalori olduğunu, diyetlerde 1 adet şeftalinin 1 porsiyon meyve yerine geçtiğini kaydetti. Şeber, şeftalinin antioksidan kaynağı oluğunu anlatarak, "Gün boyunca hava, su ve diğer çevresel faktörler nedeniyle ve yediklerimiz/içtiklerimiz sebebiyle vücudumuzda oluşan sağlığımız açısından zararlı ve yaşlanmayı hızlandırıcı serbest radikallerin bedenimizden atılmasına yardımcıdır. Besinlerin antioksidan içeriklerine göre verilmiş puanlama olan ORAC değeri yarım şeftali için 1814’tür. Zeaksantin, lutein ve beta-kriptoksantin isimli antioksidanları içerir" dedi.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR

Şeftalinin bağışıklık sistemini güçlendiren, kas yapımına yardımcı, deri hücrelerinin yenilenmesinde rolleri olan C vitamininden zengin bir kaynak olduğuna dikkat çeken Şeber, şunları kaydetti:

"Günde 1 adet şeftali tüketerek günlük C vitamini ihtiyacımızın yüzde 12’sini karşılayabiliriz. Şeftali, vücutta A vitaminine dönüşen beta-karotenlerden zengindir. A vitamini; görme fonksiyonlarımız ve solunum sistemimiz açısından önemlidir. Yeterli A vitamini alanların akciğer kanserine yakalanma risklerinin daha düşük olduğu bilinmektedir. Yüksek kan basıncını düşürmek için tuzu azaltmanın yanı sıra, yüksek potasyumlu beslenmek gerekir. Bir adet şeftali ortalama 300 mg potasyum içerir ve bu içeriği ile zengin potasyum kaynağıdır. Şeftali, içerdiği beta-karotenler ile daha kolay bronzlaşmamıza da destek olan bir meyvedir."

23 Eylül 2013 Pazartesi

EXTREME SWEET




 ORİJİN  Provedo-Caval tarafından yapılan melezleme çalışmaları sonucunda Don Benito (Badajoz - İspanya) da 2001 yılında elde edilmiştir.
LEZZET TİPİ Çok tatlı ve aromatik. Gevrek ve sulu meyve eti
AĞAÇ Güçlü gelişen ve verimli. Yarı açık gelişim tip ve az seyreltme ile yüksek kaliteli meyve elde etmek çok kolaydır. Büyük ve eşit boyutlu meyveleri sayesinde bir veya iki elde hasat edilebileceği gibi istenirse uzun süreler dalda bekletilebilir. Ağaçları çok dayanıklı, güçlü, yönetmesi çok kolay ve düşük üretim maliyetlidir.
ÇİÇEKLENME Geç çiçeklenir. Çiçeklenme yoğun ve meyve tutumu fazladır. Çan tipi çiçekleri vardır. Soğuk iklimlere son derece dayanıklı olduğu gibi deniz kenarlarında da aynı başarıyla verim vermektedir.

OLGUNLAŞMA
Adana: 30 Haziran
İzmir: 10 Temmuz
Bursa: 20 Temmuz
Çanakkale: 25 Temmuz
Referans çeşit: Glohaven ile beraber, Elegant Lady®'den 3 gün önce
MEYVE Çok yüksek depolanabilme kabiliyetine sahip, sert, sulu ve gevrek etli. Çok tatlı ve lezzetli olup uzun depolamalardan sonra dahi lezzeti ve yapısı kolayca değişmez. Yavaş olgunlaşır ve en sıcak iklimlerde dahi istenire tek istenirse çok elde yavaşça toplanabilir. Çok yüksek verimli ve büyük meyvelidir. Tüm yüzeyi çok koyu parlak kırmızı olup en gölgede kalan meyvelerde dahi renklenme tamdır. Renklenme hasattan 15 gün önce tamamlanır.







İSPANYA KÖKENLİ YENİ NESİL ANAÇLAR


KAYNAK:http://www.rootpac.com/tr

22 Eylül 2013 Pazar

EXTREME ŞEFTALİ TÜRLERİ




BUDAMA



Modern anlamda meyve ve bağ yetiştiriciliğinin yani kaliteli ve yüksek verimin gereklerinden birisi de kurallara uygun budamadır. Budama, canlı toprak üstü organlarına uygulanan kesme, bükme,tomurcuk, sürgün ve yaprak alma gibi işlemlerdir. Bütün bu işlemler bitkilerde verim ve gelişme arasında fizyolojik bir denge kurulması ve bunun mümkün olduğu kadar uzun süre korunmasına yönelikdir. Budamanın amaçları değişik araştırıcılar tarafından farklı yorumlanmakta ise de bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

a) Bitkileri en kısa zamanda ürüne yatırmak ve onları uzun süre
ürün çağında tutmak;

b) Bitkilerin toprak altı ve toprak üstü organları arasında gelişme
yönünden sağlam bir denge kurmak;

c) Toprak işleme, budama, ürünlerin derimi, hastalık ve
zararlılarla mücadele işlerini kolaylaştırmak;

d) Bitkilerde karbon asimilasyonunu artırmak amacıyla gereğince
ışıklanmayı sağlamak ve yaprak alanını dengeli bir şekilde artırmak;

e) Bazı bitklerde görülen periyodisiteyi önlemek veya azaltmak;

f) Ürün verim ve kalitesini düzenlemek.

Görüldüğü gibi başarılı bir budama yapabilmek, ancak iyi bir fizyoloji bilgisine sahip olmak, bitkiyi tanımak ve ekolojik faktörleri tam olarak değerlendirmekle mümkündür. Meyve ağaçları ve asmaların fizyolojik özellikleri ve anatomik yapıları birbirinden oldukça farklı olduğundan bunlara uygulanacak budama da gerek şekil ve gerekse yöntem yönünden birbirinden oldukça farklıdır. Ancak meyvelerde ve bağlarda uygulanan budamayı amaçlarına göre genel olarak üçe ayırmak mümkündür.

a) Şekil budaması,

b) Ürün budaması,

c) Gençleştirme budaması.

8.1.2.1. Meyvecilikte budama 
Şekil budaması

Meyve bahçelerini kurmak için kullanılacak fidanlara genellikle bahçede esas yerlerine dikildikten sonra şekil verilir. Meyve ağaçlarının toprak üstü organı olan taca verilecek şekil ekolojik şartlara ve ağacın morfolojik yapısına göre değişir. Meyve ağaçlarına verilen şekiller çok çeşitlidir. Ağaçlara hangi şekil verilirse verilsin şekil budamasının ana uygulama ilkeleri değişmez. Ağaçlara verilecek şekil için yapılacak budamalarda özellikle şu noktalara dikkat edilir:

1) Fazla budanan fidanlar geç meyveye yatar. Bu nedenle,
budamalar amaca en uygun şekilde olmalıdır.

2) Yan dallar oluşturulurken bunların gövde ile yapacakları açının
gerekli genişlikte olmasına özen gösterilir. Dar açılı yan dallar ileride
meyve yüküne dayanamayarak kolaylıkla kırılır. Bundan başka dar
açılı yan dalların verimliliği çok azdır. Bu nedenlerle dar açılı yan
dalların gövde ile iyi bir açı oluşturulabilmeleri için budama ile
birlikte çatallar veya teller kullanılarak açılar genişletilmelidir.

3) Meyve ağaçlarına verilecek şekiller ekolojik bölgelere göre
değişmektedir. Bu nedenle ekolojik şartlara göre şekil seçimi yapmak
gerekir.

Meyve ağaçlarına çok değişik şekiller verilmektedir. Uygulamada en çok görülen şekilleri şu şekilde sıralayabiliriz:

a) Goble

b) Doruk dallı

c) Piramit •»

d) Palmet

Meyve ağaçlarına genel olarak çok yağışlı ekolojilerde "goble" ve "palmet", az yağışlı ve kurak ekolojilerde ise "doruk dallı" ve "piramit" şekilleri verilmektedir.

GOBLE  ŞEKLİ BUDAMA


Genellikle nemli bölgelerde uygulanan bu şekil uzun yıllardır ülkemizde ve dünyada kullanılmaktadır. Üç ana daldan oluşan bu şekil hemen hemen tüm meyve ağaçları için uygundur.
I.YIL:


Fidan dikildikten hemen sonra topraktan 40-60 cm yükseklikten kesilir . Bu arada fidanların gübreleme, sulama ve zararlılarla mücadele gibi bakım işlerine ayrı bir özen gösterilir. İlkbahar periyodu içerisinde gelişmesini sürdüren fidanlara Temmuz-Ağustos aylarında ilk şekil verilir. Fidan üzerinde aralarında 5-10 cm mesafe bulunan gövde ile 45°-60°'lik açı yapan ve gelişme kuvvetleri hemen hemen aynı olan üç ana dal seçilir. Bunların dışındaki dallar varsa eğilir, bükülür. Böylece birinci yılda yapılan işler sona erer.
DİKKAT:
I.YILDA HİÇ MAKAS KULLANMIYORUZ .İLERİDE KESİLECEK DALLARI BELİRLEMEK İÇİN BÜKÜYORUZ.


II.YIL



İkinci yılda bir kış periyodu geçiren fidanlarda her türlü bakım özenle uygulanır. Bu şartlarda fidan üzerindeki sürgünlerde kuvvetli bir vegetatif gelişme sağlanır. Temmuz-Ağustos aylarında her anadal üzerinde biri yardımcı dal, diğeri anadalın devamı olmak üzere iki dal seçilir . Yardımcı dal ana dalla rekabet etmeyecek kuvvette ve 10-20 cm uzaklıkta olmalıdır. Aynı yıl içerisinde seçilen yardımcı dallar belli bir uzunluk üzerinden kesilir. Yalnız 40-60 cm'nin altında gelişme gösteren dallara dokunulmaz.
III.YIL:
Aynı işlemler üçüncü yılda devam ettirilir. Yalnız üçüncü yılda yardımcı dallar bir önceki yılın aksi istikametinde seçilir. Daha önceki yıllarda eğilmiş ve bükülmüş dallar ise kesilir.
DİKKAT

3. YIL; 1. YILDAN KESMEK İÇİN BELİRLEDİĞİMİZ DALLARI KESİYORUZ.AYRICA YARDIMCI DALLAR BİR ÖNCEKİ YIL SEÇİLEN YARDIMCI DALLARIN TERSİ İSTİKAMETTE SEÇİLİYOR.




19 Eylül 2013 Perşembe

MAĞNEZYUM EKSİKLİĞİ VE GÜBRELEME

Şeftali magnezyum noksanlığından özellikle fazla etkilenir. Yaprakların damar aralarında kloroz görülür. Renk açılmaları yaşlı yapraklarda, yaprak kenarlarından başlayarak yayılır. Beyaz etli meyve veren ağaçların yapraklarında kırmızı renkli, sarı etli meyve veren çeşitlerin yapraklarında ise sarı renkli lekeler oluşur.



Magnezyum bitkilerde yaprağın yeşil rengini veren klorofilin temel taşıdır; bundan dolayı klorofilin oluşmasını sağlayan çok önemli bir elementtir. Magnezyum iyonları protein sentezinde, birçok enzimatik tepkimelerde ve vitaminlerin oluşmasında rol alır. Bitkilerde magnezyum eksikliği kendini şu şekillerde gösterir:

  • İlk belirtiler yaşlı yapraklarda damar aralarında sağlıklı yeşil rengin kaybolmasıyla ortaya çıkar; bunu damar aralarının sararması takip eder.
     
  • Bazı bitkilerde magnezyum eksikliği lekeler halinde görülür.
     
  • Magnezyum eksikliğinin ileri derecede olması durumunda yapraklar kırmızımsı mora dönüşür. Eksiklik arttıkça yeşil kısımlar yok olur.
     
  • Magnezyum noksanlığının belirtileri ilk olarak alt (yaşlı) yapraklarda görülür.
Magnezyum ihtiyacı:



  • Kumsal topraklarda aşırı yağışlarla magnezyum yıkanmalarında,
     
  • Magnezyuma çok ihtiyaç duyan bitkilerde,
     
  • Asit (pH) değerinin düşük olduğu durumlarda,
     
  • Aşırı miktarda amonyum, kalsiyum ve potasyumlu gübre kullanımında ortaya çıkar.