Toprak Örneği Alma : Toprak analizleri yeni bir bahçe
kurulurken ilk sırada incelenmesi gereken bir araçtır. Toprağın pH, organik
madde, kireç ve tuz oranları ve su tutma kapasitesi (saturasyon, işba) gibi
fiziksel ve kimyasal özellikleri fidan dikiminden önce kesinlikle yapılmalı ve
mümkün olan her durumda toprağınıza en uygun anaç seçilmelidir. Toprak pH’ı ve
kireç oranı bitkisel besin elementlerinin topraktan alınabilirliği hakkında
oldukça iyi bir fikir verir. Toprak pH’ının 6’nın altında olması durumunda esas
elementler (N, P, K, Ca, Mg ve S) bitkiler tarafından daha az alınabilir.
Toprak örneği alınırken, örnek alma yöntemine çok dikkat edilmesi
gerekmektedir. Çünkü aldığınız örnek sonunda çıkacak sonuçlar ağaçlarınızın
yetişeceği alanın özelliklerini en iyi şekilde belirtmelidir. Örnek alma işlemi
için bir kürek kullanılabileceği gibi özel imal edilmiş sonda veya burgu gibi
aletlerle büyük arazilerde çok miktarda örnek alınacağı durumlarda çok daha iyi
örnekleme yapılabilmektedir. Her bir 5 da için bir örnek alınması kabul
edilebilir. Her bir örnek alınırken aynı 5 da içinde farklı ve rastgele
bölgelerden azar azar örneklerin alınması analiz sonucunun doğruluğunu
arttıracaktır. Doğru örnekleme için her 5 da için 7-10 örnek alınması
yeterlidir. 50 da’dan daha büyük araziler için 20-25 alt-örnek alınabilir.
Örnek alınırken drenajın kötü olduğu, yüzey toprağının aşındığı ve benzeri
karakteristik özellik taşımayan alanlardan örnek alınmamalıdır. Böyle sorun
oluşturabilecek alanlardan ayrıca örnek alınması ve sonuçlarının ayrıca
değerlendirilmesi gerekmektedir. Toprak örneklerinin alınması için en uygun
tarih Temmuz ortasından Ağustos ortasına kadar olan süredir, bununla beraber
topraktaki besin elementi seviyeleri çok çabuk şekilde değişmediğinden yılın
uygun olan herhangi bir döneminde örnek alınabilir. Yaş topraklardan asla örnek
alınmamalıdır, çünkü analiz sonuçlarında faklılıklar oluşabilir. Örnek alınması
sırasında toprak yüzeyindeki ilk 5 cm’lik derinlik kullanılmaz. Bu 5 cm’nin
altındaki topraktan 30 cm derinliğe kadar bir alt örnek alınır. İsteğe bağlı
olmak üzere aynı noktadan veya farklı bir noktadan 30-60 cm derinliklerden de
bir alt-örnek alınmalıdır. Dikimi düşünülen ağaç tipine göre 60-90 cm
derinliklerden de alt-örnek alınması gerekebilir (klasik tip ağaçlarda). Yeteri
kadar farklı noktadan alt-örnekler alındıktan sonra bu örnekler taşlarından,
kök parçalarından ve yabancı maddelerden temizlenir. Temizlenmiş alt örnekler
birbirleri ile çok iyi bir şekilde karıştırılmalıdır. Örnekler hazırlandıktan
sonra uygun bir analiz laboratuarına gönderilir. Analiz sonuçlarına göre uygun
bir besleme/gübreleme programı belirlenir.
Seftalicilik
8 Ekim 2013 Salı
YAPRAK ANALİZİ
Yaprak analizleri sonucunda ortaya çıkan sonuçlar
bahçenizdeki ağaçların besin ihtiyaçlarını belirlemenin en kesin yöntemidir.
Toprak analizi sonuçları hangi elementin ortamda bulunduğunu ve
alınabilirliğini belirtirken yaprak analizleri, bitkinin toprakta bulunan bu
elementlerden hangilerini ve ne kadar alabildiğini tam olarak göstermektedir.
Eğer toprak analizi sonuçlarınız ile yaprak analizi sonuçlarınız arasında
gübreleme açısından bir fark gözleniyor ise her zaman yaprak analizi
sonuçlarına göre hareket edin. Ağaçların gelişme sezonunun başlangıcında
(ilkbahar ve yaz başında) bazı elementlerin yapraklardaki oranları artarken
bazılarınınki azalmaktadır. Çoğu elementin seviyesi, yaprak ve dal gelişiminin
yavaşlaması ile sabitlenir. Yaprak analizi alma zamanı bölgelere göre
değişmekle beraber Temmuz başından ağustos ortalarına kadar olan dönem en uygun
tarihlerdir. Çoğu yaprak analizinde azot, fosfor, potasyum ve magnezyum gibi
ana elementler kuru maddedeki yüzde oran olarak belirtilirken mangan, demir, bakır,
bor ve çinko gibi elementler ise ppm (milyondaki birim) olarak belirtilir.
Toprak örneklerinde olduğu gibi, yaprak analizlerinin doğruluğu da alınan
örneğin doğruluğuna bağlıdır. Yaprak örneği alınırken; o yıl gelişen yeni
sürgün üzerinden, sürgünün orta kısımlarında oluşmuş yapraklardan 50-100 olgun
yaprak toplanmalıdır. Yapraklar alınırken bir sürgün üzerinden 2’den fazla
yaprak alınmamalıdır. Aynı şekilde her ağaçta en fazla 4 veya 5 sürgün örnek
alma işlemi için kullanılmalıdır. Meyve gözlerinin yanındaki yapraklar veya
gölgede kalan yapraklar da toplanmamalıdır. Toplanan yaprakların sağlıklı ve
zarar görmemiş olmasına çok dikkat edilmeli ve alınan her yaprak bir tek çeşide
ait olmalıdır (farklı çeşitlerle kurulmuş bahçeler için). Yapraklar alınırken
yaprak saplarının kopmamasına ve örnekteki yaprakların tamamının saplı olmasına
dikkat ediniz. Toz veya ilaç kalıntıları yaprak analizinin sonucunu doğrudan
etkiler. Bu nedenle bir yaprak ilaçlaması veya gübrelemesi sonrasında asla
örnek almayın. Yaprak örnekleri toz ve bir miktar ilacı uzaklaştırmak amacıyla
yıkanabilir, ancak yıkama suyunun temiz olmasına çok dikkat edilmelidir. Çoğu
üretici yaprakları yıkamak için gerekli ekipmanlara sahip olmadığından yaprak
yıkama işlemi genelde laboratuarlar tarafından yapılmaktadır. Musluk suyu gibi
ürünlerle yapraklar asla yıkanmamalıdır.
5 Ekim 2013 Cumartesi
26 Eylül 2013 Perşembe
Kanser hücrelerini kısa sürede öldürüyor
Araştırmacılar, bu iki meyvede olan bileşimin kanser hücrelerini kısa
sürede öldürdüğünü ispatladılar.
Texas Agrilife Research Merkezi araştırmacıları, sadece şeftali ve erikte
çok yüksek oranda bulunan iki fenolik bileşimin kanser hücrelerini kısa sürede
öldürdüğünü ispatladılar ve sonuçlarını Journal of Agriculture and Food
Chemistry Dergisi’nin son sayısında yayımladılar.
Araştırıcılardan Dr. David Bryne, “Kemoterapi tüm hücreleri öldürebilirken
meyve kökenli bileşimler sağlıklı hücreleri hiç etkilemez, fakat kanser
hücrelerine toksik yani öldürücü etki yapar” dedi.
Meyvelerdeki antioksidan oranlarını da araştıran bilim adamları, bilinen
bütün meyveler içerisinde eriğin en yüksek oranı taşıdığını görünce şaşırdılar.
Dünyadaki kadın ölümlerinin % 16’sı meme kanserinden kaynaklanıyor. Bu
yüzden özellikle şeftali ve eriğin tedavi edici etkilerinin kadınlara
tanıtılarak tüketimlerinin artırılması öneriliyor.
Bir şeftali, bin şeftali…
Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, ‘Bir Şeftali, Bin Şeftali’sinde
çekirdeğin iç sesiyle başlar anlatmaya, meyve vermemeye yeminli bir ağacın
öyküsünü... Tam şeftali mevsimindeyken biz de hatırlayalım bu sıcak ama buruk
hikâyeyi ve şeftalinin İranlı mı, Çinli mi olduğundan başlayıp ‘kişisel’
tarihine bir göz atalım…
Yerli şeftaliler,
özellikle de Küçük Menderes Havzası’nda yetişenler, haziran ayının sonundan
beri piyasada; Osmanlı Sarayı’nın vazgeçilmezleri arasında yer alan ve en
güzelleri Bursa’da yetiştirilen ‘Arap’ cinsi olanlar ise bütün iştah açıcılığıyla
manav tezgâhlarını süslüyor. Yani yazın başı da sonu da şeftali zamanı…
Şeftali ağacı aslında gül ağacının bir türü… Botanikçilerin kafasını en çok yoran aile olan ‘Gülgiller’de, tam 3 bin 500 değişik tür olduğunu biliyor muydunuz? Neredeyse yediğimiz meyvelerin tamamı bu ailenin üyesi, tıpkı yüzlerce çiçeğin bu ailenin ortağı olması gibi...
Ahmet Uhri, ‘Boğaz Derdi’ adlı çalışmasında diyor ki: “Gülgillerin en azından bir kısmının Yakındoğu’da çok eskiden beri tanındığını, arkeobotanik verilere dayanarak belirtmek olasıdır. Güneydoğu Anadolu’daki MÖ 10. bin yıla tarihlenen Halançemi ve Çayönü kazılarını göz önünde bulundurarak, gülgillerin bazı türlerinin Yakındoğu’da yabani ya da kültüre alınmış olarak bulunabileceği çıkarsaması yapılabilir. Ancak büyük bir çoğunluğu da Çin’den gelmedir.”
Hikâyesini anlatmaya çalışacağım şeftali de aslında Çinli; yani Latince adı olan ‘prunus persica’ya aldanıp onu Yakındoğu coğrafyası ya da İran meyvesi sanma yanlışına kapılmamamız gerekiyormuş. Türkçe’ye ‘Pers eriği’ ya da ‘Pers kayısısı’ olarak çevrilen bu isim de aslında bir yanlışın devamı… Adında geçen ‘Pers’ ya da ‘persicum’ da, zaman içinde şeftalinin batı dillerindeki adları olan İngilizce ‘peach’, Fransızca ‘pêche’, Almanca ‘pfirsich’, İtalyanca ‘pesca’ ve Rusça ‘piersika’ sözcüklerinin kökeni oluşturmuş.
Ancak arkeobotanikçiler der ki, şeftalinin Akdeniz havzasına gelişi, diğer bitkilere göre daha geç olmuş. Zira ilk yazılı kaynakların ortaya çıkmaya başladığı Mezopotamya’dan ve daha sonra da Mısır ve Anadolu uygarlıklarından kalan belgelerde adı geçmiyormuş.
Şeftali ağacı aslında gül ağacının bir türü… Botanikçilerin kafasını en çok yoran aile olan ‘Gülgiller’de, tam 3 bin 500 değişik tür olduğunu biliyor muydunuz? Neredeyse yediğimiz meyvelerin tamamı bu ailenin üyesi, tıpkı yüzlerce çiçeğin bu ailenin ortağı olması gibi...
Ahmet Uhri, ‘Boğaz Derdi’ adlı çalışmasında diyor ki: “Gülgillerin en azından bir kısmının Yakındoğu’da çok eskiden beri tanındığını, arkeobotanik verilere dayanarak belirtmek olasıdır. Güneydoğu Anadolu’daki MÖ 10. bin yıla tarihlenen Halançemi ve Çayönü kazılarını göz önünde bulundurarak, gülgillerin bazı türlerinin Yakındoğu’da yabani ya da kültüre alınmış olarak bulunabileceği çıkarsaması yapılabilir. Ancak büyük bir çoğunluğu da Çin’den gelmedir.”
Hikâyesini anlatmaya çalışacağım şeftali de aslında Çinli; yani Latince adı olan ‘prunus persica’ya aldanıp onu Yakındoğu coğrafyası ya da İran meyvesi sanma yanlışına kapılmamamız gerekiyormuş. Türkçe’ye ‘Pers eriği’ ya da ‘Pers kayısısı’ olarak çevrilen bu isim de aslında bir yanlışın devamı… Adında geçen ‘Pers’ ya da ‘persicum’ da, zaman içinde şeftalinin batı dillerindeki adları olan İngilizce ‘peach’, Fransızca ‘pêche’, Almanca ‘pfirsich’, İtalyanca ‘pesca’ ve Rusça ‘piersika’ sözcüklerinin kökeni oluşturmuş.
Ancak arkeobotanikçiler der ki, şeftalinin Akdeniz havzasına gelişi, diğer bitkilere göre daha geç olmuş. Zira ilk yazılı kaynakların ortaya çıkmaya başladığı Mezopotamya’dan ve daha sonra da Mısır ve Anadolu uygarlıklarından kalan belgelerde adı geçmiyormuş.
İRANLI DEĞİL ÇİNLİ
Şeftali aslında Çin
kültürünün önemli bir parçası… Örneğin, günümüzde hâlâ bazı Çinli ailelerin
kötü ruhları kovmak için evlerinin önüne şeftali ağacı diktikleri biliniyormuş.
Ayrıca şeftali anlamına gelen ‘tao/tav’ sözcüğü de uzun ömür, ölümsüzlük, kötü
ruhları uzaklaştırma ve cinsellikle ilgili bir kelimeymiş. Şeftaliyle
ilişkilendirilen ölümsüzlük kavramı, özellikle Tang Hanedanı’nın lirik
şairlerini de etkilemiş.
Şeftali aslında Osmanlı, Türk ve İslam mutfak kültüründe de önemli… Peki dilimizdeki ‘şeftali’ sözcüğü nereden geliyor, biliyor musunuz? Kaşgarlı Mahmut’un ünlü sözlüğü ‘Divanü Lügati’t Türk’te ‘şeftali’, farklı bir adlandırmayla ‘tülüğ erük’, yani ‘tüylü erik’ olarak geçiyor. Dilimizdeki ‘şeftali’ sözcüğü ise Farsçadan gelme… Farsça ‘şeftâlû’ ise, ‘kaba ve semiz erik’ demek… Takdir edersiniz ki, Osmanlı Sarayı’nda şeftalinin iri ve tüylü olanı makbul sayılır, hem meyve olarak tüketilir hem de reçel ve hoşaf yapımında kullanılırmış. Saraya gönderilen bu tüylü ve iri şeftalinin olasılıkla Bursa’da üretilen ve ‘hulu/hevli’ şeftali olabileceği de Prisilla Mary Işın’ın önermesi... Evliya Çelebi ise bu lezzetli meyvenin çeşitlerinden söz ederken; papa, sultani, cânî, baba, zerrâki, çelebi, cüce, et şeftalisi, al yanaklı şeftali ve dilber yanağı şeftalisinden söz ediyor.
Şeftali aslında Osmanlı, Türk ve İslam mutfak kültüründe de önemli… Peki dilimizdeki ‘şeftali’ sözcüğü nereden geliyor, biliyor musunuz? Kaşgarlı Mahmut’un ünlü sözlüğü ‘Divanü Lügati’t Türk’te ‘şeftali’, farklı bir adlandırmayla ‘tülüğ erük’, yani ‘tüylü erik’ olarak geçiyor. Dilimizdeki ‘şeftali’ sözcüğü ise Farsçadan gelme… Farsça ‘şeftâlû’ ise, ‘kaba ve semiz erik’ demek… Takdir edersiniz ki, Osmanlı Sarayı’nda şeftalinin iri ve tüylü olanı makbul sayılır, hem meyve olarak tüketilir hem de reçel ve hoşaf yapımında kullanılırmış. Saraya gönderilen bu tüylü ve iri şeftalinin olasılıkla Bursa’da üretilen ve ‘hulu/hevli’ şeftali olabileceği de Prisilla Mary Işın’ın önermesi... Evliya Çelebi ise bu lezzetli meyvenin çeşitlerinden söz ederken; papa, sultani, cânî, baba, zerrâki, çelebi, cüce, et şeftalisi, al yanaklı şeftali ve dilber yanağı şeftalisinden söz ediyor.
AĞACINDAN SAZ YAPILIRDI
Unutmadan, şeftali
ağacı, kolay işlenip güzel cila tutması nedeniyle, Halk müziği çalgılarının
yapımında, özellikle de nefesli sazların yapımında kullanılıyormuş. Ayrıca
bağlama, ud ve lavta gibi mızraplı sazlarda da, başka ağaçlarla beraber sazın
tekne kısmının yapımında kullanılmaktaymış.
AVRUPALILAR KURUSUNU YER
Bu güzel meyveyi
saklama işine gelince, İtalyanlar ve Fransızlar dilimleyip kurutuyorlar, biz
ise tazesini bol bol tüketmenin yanı sıra daha çok reçel ya da konserve olarak
saklıyoruz. Biliyorsunuz, Fransızların meşhur tatlısı dondurmalı şeftali, yani
‘peşmelba’ da konserve şeftaliden yapılıyor. Ayrıca beyazından pembesine,
yassısından tüysüzüne tüm şeftalililer, A, B ve C vitaminleriyle bol miktarda potasyum,
az miktarda kalsiyum, demir, fosfor gibi mineralleri içeriyor. Yatıştırıcı bir
meyve olan şeftalinin idrar söktürücü ve (özellikle çocuklarda) kurt düşürücü
özellikleri de biliniyor.
ÇİÇEKLERİ DE ŞİFALI
Tijen İnaltong, şeftali çiçeklerinin ve
yapraklarının iyileştiriciliği özelliğine de dikkat çekiyor: “Şeftali
yaprakları dıştan bazı hastalıklarda kullanıldığına göre, demek ki ondan
çeşitli şekillerde yararlanabiliriz. Eğer kıyabilirseniz ve mutlaka
kullanacağınızı düşünüyorsanız yatıştırıcı ve müshil olarak kullanmak üzere
çiçeklerini kurutabilirsiniz şeftalinin. Bu çiçekleri kaynar suya atıp
demleyerek günde bir fincan içebilirsiniz. Şeftali çiçeklerinden şifa verici
bir şurup yapmak için ise bir buçuk bardak kaynar suya bir bardak çiçek, bir
bardak şeker ekleyip kaynatın ve ateşten alıp iki saat bekletin. Süzerek şişeye
koyacağımız bu şurubu günde 1 kaşık (çocuklara tatlı kaşığı, büyüklere çorba
kaşığı hesabı) içebilirsiniz.”
Tartlara çok yakışan şeftaliyi zencefil ve biraz esmer şekerle hafifçe pişirmek de mümkün. Başka tüketme önerileri de var: “Zencefil şeftaliye çok yakışır ve çiğ meyve yiyemeyenlerin rahatlıkla yiyebildiği bir tatlı çıkar ortaya. Eğer şeker kullanmak istemiyorsanız, yerine biraz kuru üzüm veya ufacık doğradığınız kuru incirlerle pişirmeyi deneyebilirsiniz. Bu şekilde pişirdiğiniz şeftalileri vanilyalı dondurmayla hoş bir şekilde servis edebilirsiniz. Komposto, sufle, tart, kek, kurabiye, dondurma, sorbe, reçel, marmelat, sos yapımına çok uygun olan şeftali, salatalarda, çiğ veya pişmiş olarak kümes hayvanlarıyla birlikte kullanılabilir.”
Edebiyata meraklı olanlar da bilir, “bir şeftali, bin şeftali” nasıl olur… Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, kısa süren yaşamı boyunca köy öğretmenliği yapmış, halk masallarını ve efsanelerini derlemiş, bunları yeniden yorumlamıştır. İçlerinde en meşhur olanı da Azerbaycan’da bugün de anlatılan şeftali ağacının masalıdır. Yazdığı çocuk hikâyeleriyle başka bir dünyanın mümkün olduğuna dikkat çeken Behrengi, emekle, suyla, güneşle, sevgiyle beslenen ve çekirdekten ağaca, oradan tekrar meyveye dönen, yani bir şeftaliden bin şeftaliye varan yowlda küçük şeftali ağacını öyle güzel konuşturur ki, insanın gönül gözü açılıverir. Şimdi tam zamanı, sofralarınızdan eksik etmeyin, reçelini ya da marmeladını yapmayı da sakın ihmal etmeyin.
Tartlara çok yakışan şeftaliyi zencefil ve biraz esmer şekerle hafifçe pişirmek de mümkün. Başka tüketme önerileri de var: “Zencefil şeftaliye çok yakışır ve çiğ meyve yiyemeyenlerin rahatlıkla yiyebildiği bir tatlı çıkar ortaya. Eğer şeker kullanmak istemiyorsanız, yerine biraz kuru üzüm veya ufacık doğradığınız kuru incirlerle pişirmeyi deneyebilirsiniz. Bu şekilde pişirdiğiniz şeftalileri vanilyalı dondurmayla hoş bir şekilde servis edebilirsiniz. Komposto, sufle, tart, kek, kurabiye, dondurma, sorbe, reçel, marmelat, sos yapımına çok uygun olan şeftali, salatalarda, çiğ veya pişmiş olarak kümes hayvanlarıyla birlikte kullanılabilir.”
Edebiyata meraklı olanlar da bilir, “bir şeftali, bin şeftali” nasıl olur… Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, kısa süren yaşamı boyunca köy öğretmenliği yapmış, halk masallarını ve efsanelerini derlemiş, bunları yeniden yorumlamıştır. İçlerinde en meşhur olanı da Azerbaycan’da bugün de anlatılan şeftali ağacının masalıdır. Yazdığı çocuk hikâyeleriyle başka bir dünyanın mümkün olduğuna dikkat çeken Behrengi, emekle, suyla, güneşle, sevgiyle beslenen ve çekirdekten ağaca, oradan tekrar meyveye dönen, yani bir şeftaliden bin şeftaliye varan yowlda küçük şeftali ağacını öyle güzel konuşturur ki, insanın gönül gözü açılıverir. Şimdi tam zamanı, sofralarınızdan eksik etmeyin, reçelini ya da marmeladını yapmayı da sakın ihmal etmeyin.
30 Ağustos 2013 Cuma - Aksam.com.tr
NEDİM ATİLLA
nedim.atilla@aksam.com.tr
twitter.com/ahmetnedim
nedim.atilla@aksam.com.tr
twitter.com/ahmetnedim
"ÇANAKKALE HARİCİNE ŞEFTALİ DİKİMİNİ YASAKLAYACAKSIN"
İZMİT TARIM FUARINDA FİDANCILIKLA
UĞRAŞAN AYNI ZAMANDA ZİRAAT FAKÜLTESİNDE DOÇENT BİR KİŞİ BANA ÇANAKKALE'DE ŞEFTALİCİLİĞİN
ÖNEMİNİ BELİRTMEK İÇİN AYNEN ŞU CÜMLEYİ KURDU:
"ÇANAKKALE HARİCİNE
ŞEFTALİ DİKİMİNİ YASAKLAYACAKSIN"
LAPSEKİ İLÇEMİZDE TARIM VE
HAYVANCILIK
İlçe nüfusu 2010 Yılı sonu itibariyle 26467 olup, Umurbey ve Çardak Beldeleri
dahil kırsal nüfus toplamı 16347’dir. Toplam nüfus içersinde tarımla uğraşan
kişi sayısı 5620’dir.
2 kasaba, 40 köy ve 7 obası bulunan ilçemizin yüzölçümü 95500 hektar olup, km2 ye
düşen kişi sayısı 27’dir.
İlçe Müdürlüğümüz; 3 Ziraat Mühendisi (1’i İlçe Müdür V.), 2 Veteriner, 1 Gıda
Mühendisi, 3 Ziraat Teknisyeni, 3 Veteriner Sağlık Teknisyeni, 2 Memur, 1 işçi
ve 1 adet 657/4C işçi olmak üzere toplam 16 personelle görevini
sürdürülmektedir. Ayrıca TARGEL kapsamında; Umurbey Beldesinde 1 Ziraat
Mühendisi, Adatepe Köyünde 1 Ziraat Mühendisi, Yenice Köyünde 1 Ziraat
Mühendisi, İlyasköy de 1 Ziraat Mühendisi, Şevketiye Köyünde 1 Ziraat
Mühendisi, Subaşı Köyünde 1 Ziraat Mühendisi, Dişbudak Köyünde 1 Veteriner
Hekim, ve Karamusalar Köyünde 1 Veteriner Hekim olmak üzere toplam 8 personel
görev yapmaktadırlar.
ARAZİ VE HAYVAN VARLIĞI
a)Arazi Varlığı: İlçemizdeki toplam
arazi varlığı 95.500 hektardır. Bu arazinin % 20,6’sı yani 19.740 hektarı
tarımsal amaçlı kullanılan kültür arazisi vasfındadır. Kültür arazilerinin %
37’sinde hububat, % 23’ünde meyve ziraatı, % 5’inde sebze, % 3’inde endüstri
bitkisi, % 4’ünde yem bitkisi, % 2’sinde zeytin ve % 1’inde de bağcılık
yapılmaktadır. İlçe sınırları dahilinde sulama imkanı olan arazilerde
meyvecilik ve sebze ziraati yaygın olarak yapılmakta, sulama imkanı olmayan
yerlerde ise ağırlıklı olarak hububat ve yem bitkisi tarımı yapılmaktadır.
İlçemizde toplam 4.880 hektar arazide sulama yapılmaktadır. Bayramdere ve
Beybaş Göletlerinin de tamamlanarak sulamaya açılması durumunda İlçemizde 6.080
hektar tarım arazisi sulanabilecektir.
ARAZİ
VARLIĞI
: Hektar Hektar Hektar Hektar
Toplam
Arazi Varlığı
:
95.500
Kültür
Arazileri :
19.740
Tarla Ziraatı
8.604
Hububat
7.263
Bakliyat
30
Endüstri
bitkileri
613
Yem
bitkileri
698
Bağ Bahçe
Ziraatı
5.445
Meyvelikler
4.069
Sebze
bahçeleri
954
Bağlar
64
Zeytinlikler
358
Açık nadas
3.218
Kullanılmayan arazi
2.473
Daimi çayır
ve otlaklar 5.613
Koruluk ve orman
61.915
Tarıma elverişsiz arazi
8.232
LAPSEKİ’DE YETİŞTİRİCİLİĞİ ÖNE ÇIKAN ÜRÜNLER
İlçemizde polikültür
tarım yapılmaktadır. Türkiyede üretimi yapılan Tarım ürünlerinden çay, muz ve
narenciye hariç tüm meyve ve sebze çeşitleri ilçemizde
yetiştirilmektedir. Özellikle meyve yetiştiriciliği konusunda İlçemiz
önemli bir potansiyele sahip olup, Çanakkale’de yetiştirilen kirazın % 70’i,
Şeftali ve Nektarinin % 73’ü ve Erik’in % 61’i Lapseki’de yetiştirilmektedir.
Yetiştiriciliği yapılan ürünlerden kiraz, nektarin ve şeftali ihraç
edilmektedir. Lapseki’den ihraç edilen Kirazın büyük kısmı, İngiltere, Almanya,
Hollanda v.b. Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Lapseki’den ihraç edilen
Şeftali ve Nektarin ise genel olarak Rusya, Ukrayna, Moldova ve Arap ülkelerine
ihraç edilmektedir.
Sebzecilik konusunda
da ilçemiz yüksek üretim potansiyeline sahiptir. Domates, biber, fasulye,
kavun, karpuz gibi yazlık ürünlerin dışında karnabahar, brokoli, pırasa, marul
ve ıspanak ilçemizde yetiştirilen kışlık ürünlerdir. Özellikle açık alanda
Sırık Domates yetiştiriciliği ilçemizde her yıl artış göstermekte olup, sırık
domateste 1 dekardan elde edilen ürün miktarı Türkiye ortalamasının yaklaşık 4
katıdır.
Lapseki ilçemizde şu
anda 54 dekar plastik örtülü Sera mevcuttur. Seralarda genellikle Hıyar,
Fasulye ve Marul yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçemizde 15 yıl önce 300 dekar
olan sera alanı üretilen ürünlerin Pazar fiyatlarının düşmesi nedeniyle oldukça
azalmıştır.
ŞEFTALİ VE NEKTARİN
Lapseki,
Türkiye Genelinde Şeftali ve Nektarin üretimi yapılan bölgeler içerisinde
önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin
en kaliteli ve en lezzetli Şeftalisi ve Nektarini Lapseki de
yetiştirilmektedir. Lapseki
Şeftalisi ve nektarinindeki renk özelliklerini Türkiye’nin hiçbir yerinde
bulmak mümkün değildir. Bu nedenle 20 civarında ihracat firması, şeftali
ve nektarin üretim sezonunda Lapseki’ye gelmekte ve ihracat için şeftali ve
nektarin alımı yapmaktadır.
Lapseki ilçesinde
yıllık şeftali ve nektarin üretimi 55.000 ton civarındadır. Üretim miktarı
yıllara göre değişmektedir. Üretilen şeftalinin yarısına yakını ihraç
edilebilmektedir. Lapsekide bulunan şeftali bahçelerinde damlama sulama
sistemleri ile sulama yapılmakta, modern tekniklerle üretim yapılmaktadır.
Budama sistemi
3 ana dal üzerinde goble sistemidir. Türkiyede Şeftali ağacı için en uygun
budama sistemi Lapseki’de uygulanmaktadır. Şeftali budaması konusunda Türkiyede
en bilinçli üretici Lapseki çiftçisidir. Türkiye’nin pek çok bölgesine
Lapseki’den ekip halinde budamacılar gitmekte ve gittikleri bölgelerdeki meyve
bahçelerinin budanma işlemlerini gerçekleştirmektedir.
Toplam Şeftali ve
Nektarin üretim alanımız 26.606 dekardır. İlçemizde inşaatı devam eden Umurbey
ve Bayramdere sulama projeleri tamamlandığında üretim alanımızda % 30 oranında
artış olması beklenmektedir.
Şeftali ve Nektarin
meyvesinde Türkiyede yetiştiriciliği yapılan bütün çeşitlerden kurulmuş
bahçeleri Lapseki’de bulmak mümkündür. Lapseki İlçemiz Şeftali, Kiraz, Nektarin
ve Erik türlerinde aşı kalemi kaynağıdır. Aradığınız bütün yeni çeşitleri
Lapseki de bulabilirsiniz.
Her yıl Ağustos ayı
ortalarında Lapseki ilçesi Umurbey Beldesinde şeftali festivali yapılmaktadır.
Şeftali festivali kapsamında en güzel şeftali meyvesi ve en güzel şeftali
bahçesi yarışmaları yapılmaktadır. Yarışmalarda 1 adeti 1 kg mı geçen Şeftali
meyvelerini görebilmek mümkündür.
KİRAZLapseki, Türkiye’nin en önemli kiraz üretim merkezlerinden
birisidir. Yıllık 6000 ton civarı Kiraz üretimi vardır. Bazı yıllarda 3500 ton
kiraz Lapseki’den ihracatçı firmalar eliyle ihraç edilmektedir. Lapseki’den
ihraç edilen Kirazın büyük kısmı, İngiltere, Almanya, Hollanda v.b. Avrupa
ülkelerine ihraç edilmektedir. Kiraz ağaçları eskiden daha çok diğer
meyvelerden kurulmuş bahçelerin kenarlarına dikilmekteydi. Son yıllarda kapama
bahçe tarzında kiraz bahçeleri tesis edilmektedir. Lapsekide bulunan kiraz bahçelerinin
kapladığı alan 8735 dekardır.
Lapseki Kirazı;
meyve büyüklüğü, renk ve aromasıyla isim yapmış bir kirazdır. İhraç edilmesinin
yanında İstanbul pazarında çok yüksek fiyatlarla alıcı bulmaktadır. Turfanda
erkenci çeşitlerden Early Burlat, Early Lory, Premier Giant v.b. çeşitler
başarılı bir şekilde yetiştirilmektedir.
Lapseki Kirazını
meşhur yapan kiraz çeşidi 0900 Ziraat diye bilinen, Lapseki de FIS FIS
yöresel adıyla anılan çeşittir. 0900 Ziraat çeşidi Türkiye’nin ihraç edilen
kiraz çeşididir. 0900 Ziraat kiraz çeşidi Avrupa’da Türk Kirazı olarak
bilinmektedir.
Bu çeşitlerin
dışında Lambert, Starks Gold, Merton Late, Regina, Summit, Bing, Noble, Nort
Wonder, Stella , Van, Karabodur v.b.çeşitler başarıyla yetiştirilen
çeşitlerden bazılarıdır.
Lapseki ilçe
Merkezinde Haziran ayı ortalarında Kiraz Festivali yapılmakta ve bu kapsamda en
güzel kiraz yarışması da düzenlenmektedir. Düzenlenen kiraz yarışmasına katılan
kirazları seçmekte jüri oldukça zorlanmaktadır. Çay bardağına girmeyen
büyüklükte kirazları görebilmek mümkündür. Bu şekilde Lapseki kirazı
tanıtılmakta ve üretici kaliteli kiraz yetiştirmeye teşvik edilmektedir.
ERİK
Erik meyvesi; Lapseki ilçesinde 1600 dekar alanda
yetiştiriciliği yapılan ve ekonomik değeri olan bir meyvedir. Çanakkale il
genelende üretilen Erik Meyvesinin % 61 ‘i Lapseki de üretilmektedir.
Genellikle Şeftali ve Kiraz yetiştiriciliğine uygun olmayan taban suyu yüksek
ve ağır toprak yapısında olan arazilerde Erik tarımı yapılmaktadır.
Erik hasadı; Mayıs
ayının başında hasat edilen Erkenci papaz, Can eriği gibi çeşitlerle başlar ve
Eylül ayının ortalarına kadar hasat edilebilen Japon erik çeşitleriyle devam
eder. En Çok üretilen çeşitler Erkenci papaz, Ağustos papazı, Angeleno, Friar,
Black Amber, Fortune, Autumn Giand ve Black Diamond çeşitleridir.
Erik meyvesi
genellikle iç pazarlarda taze olarak tüketilmektedir. Ancak Angeleno gibi Japon
çeşitleri soğuk hava deposunda muhafaza edilerek birkaç ay sonra da
tüketilebilmektedir.
DOMATES
Domates Lapseki’de en yoğun üretilen yaz sebzelerinden birisidir. 2200
Dekar ekişi alanı vardır. Yıllık ortalama 40.000 ton civarı domates
üretilmektedir. Üretilen domatesin tamamı sofralık çeşitlerdir. İstanbul,
İzmir, Ankara ve Trakya illerine pazarlanmaktadır. Çanakkale Domatesi İstanbul
Pazarında isim yapmış bir üründür.
İlçemizde yüksek verimli ve kaliteli Sırık Domates (açık alanda)
yetiştiriciliği yaygın olarak yapılmaktadır. Üretilen domatesin % 70 i
sırık çeşitlerdir. Lapseki domatesi Türkiye’deki büyük süpermarket zincirleri
tarafından alınmaktadır. Migros, Carfour, Tansaş, Kipa ve Hakmar gibi büyük
marketler Lapseki’den domates alıp müşterilerine pazarlamaktadırlar.
LAPSEKİ İLÇE GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜNÜN MEYVECİLİĞE YÖNELİK ÇALIŞMALARI
Meyve
üreticilerin ihracat kalitesinde ürün yetiştirebilmesi amacıyla İlçe Gıda Tarım
ve Hayvancılık Müdürlüğümüz tarafından çiftçi kursları, demastrasyonlar,
seminerler, bitki koruma çalışmaları, fuar gezileri yürütülen çalışmalardan
bazılarıdır.
Lapseki İlçe Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü önderliğinde Lapseki ziraat odası ve diğer
tarımsal kuruluşların katılımıyla 2006 yılından bu yana Meyvecilikte İyi Tarım
Uygulamaları projesi yürütülmekte ve bu kapsamda her yıl pek çok üretici İyi
Tarım Sertifikası almaktadır. Ayrıca Lapseki İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü tarafından Şeftali, Kiraz, Bağ ve Elma bahçelerinde Erken Uyarı
Projesi ile Kiraz ve Şeftali’de Entegre Kontrollü Ürün Yönetimi projesi
yürütülmektedir. Bu proje kapsamında 2011 yılında 55 üretici Mavi Bayrak almaya
hak kazanmıştır.
Lapseki İlçe Gıda
Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Meyvecilik konusunda çiftçi eğitim yayım
faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürütmektedir. Bu kapsamda Çiftçi kursları,
Demostrasyonlar, Seminerler düzenlemekte, çiftçileri Lapseki Ziraat Odası
işbirliği ile Tarım Fuarlarına götürmektedir. Her yıl 700-800 civarında
üreticimiz ilçemizden Bursa Tarım Fuarına götürülmektedir.
İlçemizde
üretilen başlıca meyvelerin üretim miktarları aşağıya tablo halinde
çıkarılmıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)